Eğer henüz meseleleri anlayamayacak yaşta başlamış ise bu durum yakınındaki “başkalarının babalarına” baba der.
İstanbul da aldım başımı geziyorum delicesine ve anlamsız bir şekilde dolaşıyorum sokakları,
Bizim dostluk dediğimiz, ruhlarımızın beraber olmasını sağlayan bir rastlantı ya da zorunlulukla edindiğimiz yakınlıklarımızdır.
Değişen dünya sistemine ayak uyduramayanlar yada aslında hızla akan zamanın gerisinde kalarak hala geçmiş yılların Türkiye’sine göre politikaları eleştirenlerle doldu taştı televizyonlarımız,
Olmuyor anne, özlüyorum işte, arıyorum varlığını. Belki seni özleyebilecek kadar bile vakit geçiremedik. Belki resimler olmasa yüzünü bile her ayrıntısıyla hatırlayamayacağım. Ah anne, gülüşünü hatırlamıyorum; hiç gülmemişsin ki fotoğraflarında. Birinde bile. Bencilliğin dibe vurduğu anlar sen en çok yanımda istediğim…
Bana; Ne kadar yakın olursan, ben sana daha fazla yakın;Ne kadar uzak olursan, ben sana daha az uzak;Ne kadar hin olursan, ben sana o kadar Şeytan;Ne kadar tilki olursan, ben sana o kadar çakal;Ne kadar iyi olursan, ben sana iyilik…